126008.fb2 Rama ?le bulu?ma - читать онлайн бесплатно полную версию книги . Страница 38

Rama ?le bulu?ma - читать онлайн бесплатно полную версию книги . Страница 38

GENEL KURUL

Tarih kitaplarına göre — birçok kimsenin hâlâ inanmadığı bir sayı — eski Birleşmiş Milletlerin üyesi olduğu zamanlar olmuş. Birleşik Gezegenlerin ise sadece yedi üyesi vardı. Bu dile arasıra oldukça kalabalık oldukları izlenimi yaratıyordu. Güneş’ten uzaklık sırasına göre üyeler; Merkür, Dünya, Ay, Merih, Ganymede, Titan ve Triton’du.

Bu liste belki gelecekte düzeltilmesi gereken bir sürü hatayı ve belirsizlikleri kapsıyordu. Kritikler, Birleşik Gezegenler üyelerinin çoğunun aslında gezegen değil, uydu olduklarını ve Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gibi dört devin bu listeye alınmamalarının çok saçma olduğunu belirtmekten yorulmuyorlardı.

Fakat bu gaz devlerinde kimse yaşamıyordu ve belki de hiçbir zaman yaşayamayacaktı. Listede olmayan bir başka gezegen Venüs için de aynı durum vardı. En hevesli gezegen mühendisleri bile, Venüs’ü evcilleştirebilmek için asırlar geçmesi gerektiğinde fikir birliğine varmışlardı. Bu arada Merkürlüler de ona göz dikmişlerdi ve kuşkusuz üzerinde uzun vadeli planlar yapıyorlardı.

Dünya ve Ay’ın ayrı olarak temsil edilmesi de bir anlaşmazlık nedeniydi. Diğer üyeler bunun, Güneş Sisteminin bir köşesine büyük güç sağladığını ileri sürüyorlardı. Fakat Ay’da — Dünya’nın dışında — bütün dünyalardan fazla insan yaşıyordu ve Birleşik Gezegenler’in toplantı merkeziydi, ayrıca Dünya ve Ay’ın hemen hemen hiçbir konuda fikir birliğine vardıkları pek görülmemişti ve bu halleriyle tehlikeli bir blok oluşturmaktan çok uzaktılar.

Merkür tarafından yönetilen Icarian grubu ve yörüngeleri Satürn’ün arkasına uzanan ve Titan’ın üstünde hak iddia ettiği birkaç tanesi dışında Merih, bütün asteroidlerin yönetimini üstlenmişti. Bir gün Pallas, Vesta, Juno ve Ce-res gibi büyük asteroidler de kendi elçilerini bulunduracak kadar önem kazanacaklar ve Birleşik Gezegenler’in üye sayısı da iki basamaklı bir sayı olacaktı.

Ganymede, sadece Güneş Sistemindeki her şeyin toplamından fazla kütlesi olan Jüpiter’i değil, onun elliden fazla uydusunu da temsil ediyordu. Bu uydulardan bir tanesi asteroid kuşağı tarafından yakalandığı takdirde ortaya çıkan durum hukukçular arasında hâlâ süren tartışmalara yol açıyordu.

Titan; Satürn’ü, onun halkalarını ve otuza yakın uydusunu yönetiyordu. Triton’un durumu ise çok daha karışıktı. Neptün’ün bu büyük uydusu Güneş Sisteminde devamlı yerleşim yeri olan en dış göksel cisimdi. Bunun sonucu olarak da elçisi bir sürü yeri temsil etmek zorunda kalıyordu. Elçi; Uranüs ve henüz hiçbirinde yerleşim yapılmamış sekiz ayını, Neptün ve diğer üç uydusunu, Plüto’yu ve yalnız ve aysız Persophone’u temsil etmek zorundaydı. Eğer ilerde Persophone dışında da gezegenler bulunacak olursa, bunlar da Triton’un sorumluluğuna bırakılacaktı. Bunlar yetmiyormuş gibi bu en son karanlığın elçisinin ‘Kuyruklu yıldızlar ne olacak?’ sorusunu duyanlar olmuştu. Bu problemin çok ilerde halledilmesi düşünülebilirdi.

Fakat, artık bir bakıma bu ‘çok ileri’nin şimdi karşılarına dikildiğini görüyorlardı. Bazı tariflere göre, Rama bir kuyrukluyıldızdı.

Kuyrukluyıldızlar, yıldızlararası derinliklerden gelen ve çoğu Güneş’e, Rama’dan daha yakın hiperbolik yörüngeler çizen ziyaretçilerdi. İyi bir uzay avukatı bunlardan iyi iş çıkarırdı ve Merkür Elçisi de bunların en iyisiydi.

„Sayın Merkür Büyükelçisi’ne söz veriyorum.” Delegeler, Güneş’e olan uzaklıkları sırasıyla, yarım daire çizerek oturmuş olduklarından, Merkürlü, başkanın tam sağında oturuyordu. Son dakikaya kadar başını önündeki kompüterden kaldırmamıştı. Şimdi, ekrandaki yazıları yalnız onun görmesini sağlayan senkronize gözlükleri çıkardı, önündeki yazılı notların bulunduğu kâğıtları aldı ve canlı bir şekilde ayağa kalktı.

„Sayın Başkan, saygıdeğer delege arkadaşlarım, karşılaştığımız durumun kısa bir özetini yaparak sözlerime başlamak istiyorum.” Bazı delegeler ve dinleyiciler arasında bu ‘kısa bir özet’ cümlesi hafif homuTtulara yol açtıysa da, hepsi Merkürlü-lerin söyledikleri şeyi yaptıklarını biliyorlardı.

„Rama adı verilen dev uzay gemisi veya yapay as-teroid, bir yıl kadar önce henüz Jüpiter’in arkasındaki bölgede keşfedilmişti. İlk önce onun Güneş’in çevresinde dönüp tekrar yıldızlara uzanan hiperbolik bir yörünge üzerinde hareket eden doğal bir cisim olduğu sanılmıştı.”… „Gerçek yapısı anlaşıldığı zaman Uzay Araştırma Gemisi Endeavour’a onunla buluşma emri verildi. Hepimizin bu eşsiz görevi bu kadar etkin şekilde başarıyla yerine getirdiklerinden dolayı Kumandan Norton ve mürettebatını kutlayacağımızdan eminim.”… „ilk önce Rama’mn ölü olduğuna ve binlerce yıldır o kadar donmuş bir cisimde yeniden canlanmanın — hibernasyonun — mümkün olamayacağına inanıldı. Bu, biyolojik anlamda hâlâ doğru olabilir. Yaşayan bir organizma veya daha kompleks türlerinin hibernasyona konduğu zaman birkaç asırdan fazla yaşayamayacağı üzerine madde konusunu inceleyenler arasında fikir birliği olduğu görülüyor. Mutlak sıfırda bile fazla puanta etkileri ergeç, yeniden canlanmayı sağlayacak hücresel yapıyı son derece bozuyor. Bu nedenle de Rama’mn büyük arkeolojik önemi olmasına karşılık, hiçbir astropolitik problem yaratmayacağı sanılmıştı.”…

„Fakat, Rama’nın Güneş’i bu derece hassas biçimde hedef almasının bir rastlantı olamayacağına ilk anda işaret edenler olmasına rağmen, bu derece rahat davranmamızın büyük bir tecrübesizlik olduğu anlaşılıyor.”… „Ayrıca; Rama’mn istenilen hedefe vardığı, fakat onu kontrol eden zekânın ömrünün buna yetmediği yani bunun başarılı olmamış bir deneme olduğu tartışılabilirdi, tartışılmıştır da. Bu görüş de çok basit bir gerçeği yansıtmış oluyor, çünkü o zaman, şu anda karşılaştığımız varlıkları küçümsemiş oluyoruz.”… „Bizim dikkate almadığımız tek şey biyolojik olmayan bir yaşamdır. Eğer Dr. Pe-rera’nın bütün gerçeklere tümüyle uyan ve çok mantıklı teorisini kabul edersek, şimdi Rama’mn içinde görülen yaratıkların kısa bir süre önceye kadar neden görünmediklerini anlarız. Modeller veya kalıplar bir tür merkez bilgi bankasına depolanmıştır ve zamanı gelince de eldeki hammaddelerden — büyük bir olasılıkla Silindirik Deniz’deki madensel/organik çorbadan — üretiliyorlar. Böyle bir beceri bizim yeteneklerimizin dışındadır, fakat fazla teorik problemler getirmiyor. Biz de katı madde devrelerinin, yaşayan maddenin ötesine, hiçbir kayba uğramadan, sonsuz bir süre için bilgi depolayabildiğini biliyoruz.”… „Demek oluyor ki, onu inşa edenler kim olursa olsun, Rama tam anlamıyla işler durumdadır ve mimarlarının amacına hizmet etmektedir. Bizim görüşümüze göre, ister Romalılar bir milyon yıl önce ölmüş olsunlar, ister her an yeniden yaratılarak uşaklarının yanına katılsınlar, hiçbir şey değişmiyor. Onlarla veya onlar olmadan arzuları yapılmaktadır ve yapılmaya da devam edilecektir.”… „Şimdi Rama artık bize itici gücünün çalıştığını kanıtladı. Birkaç gün sonra Güneş’e en yakın, yani yeni bir yörünge değişikliği yapması en mantıklı noktaya varmış olacaktır. Bu nedenle yakında benim hükümetimin yetki sahasına giren bir bölgede dolaşmakta olan yeni bir gezegenimiz olabilir. Yahut Rama başka değişiklikler de yaparak Güneş’ten herhangi bir uzaklıkta başka bir yörünge seçebilir. Hatta bir ana gezegenin bile uydusu olabilir — örneğin Dünya’nın…”…

„Bu nedenle delege arkadaşlarım biz, bazıları gerçekten ciddi olan, bütün noktaları inceden inceye gözden geçirdik. Bu yaratıkların muhakkak iyi niyetli olacaklarını ve bize karışmayacaklarını iddia etmek saflık olur. Eğer bizim Güneş Sistemimize gelmişlerse bu bir şeye ihtiyaçları olduğu içindir. Fakat yalnız bilimimizden yararlanmak için geldilerse, bu bilginin nasıl kullanılacağını bir düşünün…”… „Şimdi karşımızda bizden yüzlerce belki de binlerce yıl ileride olan bir teknoloji ve hiçbir zaman temas kurma şansını bulamayacağımız bir kültür var. Rama’nın içindeki biyolojik robotların — biotların — davranışlarını, Kumandan Norton’un bize gönderdiği filmlerden inceledik ve belirli bazı sonuçlara vardık. Bu sonuçları da size aktarmak istiyorum.”… „Merkür’de gözlem yapabildiğimiz bu tür hayat şekilleri ne yazık ki yok. Fakat Dünya’daki hayvanlar biliminin bütün kayıtları elbette var. İçlerinden bir tanesi ile Rama arasında kesin paralel çizgiler bulduk. Bu bir termit kolonisidir. Tıpkı Rama gibi onların da kontrol edilen bir çevresi var. Tıpkı Rama gibi onun çalışması da bir seri uzmanlaşmış biyolojik makinelere dayanıyor — işçiler, savaşçılar, kraliçe — Rama’nın da bir kraliçesi olup olmadığını merak ediyorum. Bence New York denen ada aynı görevi yerine getirmekte.”… „Şimdi bu benzetimi daha ileri götürmek gereksiz, elbette bazı noktalarda ayrılıklar da var. Fakat bu örneği önünüze getirme nedenimiz şu.”… „İnsanlar ve termitler arasında ne kadar işbirliği ve karşılıklı anlayış olabilir? Çıkarlarımız çatışmadığı sürece birbirimize katlanabiliriz. Fakat biri diğerinin arazi ve kaynaklarını ele geçirmek isterse karşısındakine hiç aman vermez.”…

„Çok şükür ki yeterli ve başarma azmiyle kararlı olduğumuzda her zaman bizi zafere ulaştıracak teknoloji ve zekâmız var. Fakat bu her zaman kolay olmuyor, uzun devrede son zaferin termitlere ait olacağına inananlar da var.”… „Bunu aklımızdan çıkarmadan Rama’nın bizim uygarlığımıza karşı müthiş bir tehlike oluşturabileceğini — dikkat ederseniz oluşturacağını demiyorum — bir düşünün. En kötü sonuç ortaya çıktıktan sonra ona karşı gelebilmek için ne yapılabilir? Sadece konuşmak, spekülasyon yapmaktan başka hiçbir şey…”…

„İşte delege arkadaşlarım Merkür bundan da fazlasını yapmıştır. Gerektiği zaman Güneş Sistemimizin bütünlüğünü korumak için bütün adımları atmamıza yetki veren 2057 yılı uzay antlaşmasının 34. maddesine göre hareket ederek Rama’-ya yüksek enerjili bir nükleer mermi yollamış bulunuyoruz. Bu önleme başvurmak zorunda kalmasaydık çok mutlu olacaktık. Fakat şimdi, eskiden olduğu gibi artık çaresiz değiliz.”…

„Bir ön görüşme yapmadan tek yanlı davrandığımız münakaşa edilebilir. Bunu kabul ediyoruz. Fakat, burada bulunanlardan bir kişi bile — bütün saygılarımla Sayın Başkan — önümüzdeki bu kısa sürede bir anlaşmaya varabileceğimizi düşünebilir mi? Biz yalnız kendi adımıza değil, bütün insanlık adına davrandığımıza inanıyoruz. Gelecek nesiller bir gün bu ileri görüşümüz için bize teşekkür edecektir.”…

„Rama gibi harikulade bir yapıtın yok edilmesinin bir trajedi — hatta bir suç — olduğunu kabul ediyoruz. Eğer insanlığı bir riske sokmadan bundan kaçını-labileceği hususunda herhangi bir görüş varsa bunu dinlemekten çok memnun olacağız. Çünkü biz bulamadık ve zaman da hızla geçiyor.”… „Birkaç gün sonra, Rama, Güneş’e en yakın noktasına ulaşmadan önce seçimi yapmak zorundayız. Elbette Endeavour’a geniş süreli bir uyarıda bulunacağız. Fakat Kumandan Norton’a her an bir saatlik süre içinde hareket etmeye hazır olmasını öğütlüyoruz. Çünkü, Rama’nın başka dramatik değişikliklere başlaması bir an meselesidir.”… „Hepsi bu kadar Sayın Başkan, delege arkadaşlarım. Beni dikkatle dinlediğiniz için teşekkür ederim. Yardımlarınızı bekliyoruz.”