126008.fb2 Rama ?le bulu?ma - читать онлайн бесплатно полную версию книги . Страница 4

Rama ?le bulu?ma - читать онлайн бесплатно полную версию книги . Страница 4

RAMA ve SİTA

Uzay Danışma Merkezi (U.D.M.)’nin olağanüstü toplantısı oldukça kısa ve fırtınalı geçmişti. 22. yüzyılda bile yaşlı ve tutucu bilim adamlarının kilit yönetim pozisyonlarını tutmalarını engelleyici bir önlem bulunamamıştı. Aslında bu hiçbir zaman önlenemeyecek bir problemdi.

İşleri daha da kötüleştiren, U.D.M.’nin şimdiki idare heyeti başkanının ünlü astrofizikçi profesör (Emeritus) Olaf Davidson oluşuydu. Profesör Davidson, bir galaksiden daha küçük gökcisimleri ile ilgilenecek kadar alçal-maz ve önyargılarını gizli tutmak gibi bir zahmete de katlanmazdı. Biliminin yüzde doksanının artık uzay çağında doğmuş araçlara dayandığını kabul etmek zorunda kalmasına rağmen, bu durumdan hiç de memnun olmadığını açıkça ortaya koyardı. Profesörün ünlü meslek hayatı boyunca en az üç kez, uydular onun garip teorilerini kanıtlamak için uzaya açılmışlar, fakat her defasında da tersini kanıtlayarak geri dönmüşlerdi.

Meclisin önündeki sorun oldukça açıktı. Rama’nın olağandışı bir çişim olduğuna kuşku yoktu, — ancak acaba önemli bir cisim miydi? — Bir süre sonra dönmemek üzere sonsuza gitmiş olacaktı, bu nedenle harekete geçmeleri için çok sınırlı bir zamanlan vardı — Şimdi kaçırılan bir fırsat bir daha ele geçmeyebilirdi.

Korkunç derecede pahalıya mal olmuş bir uzay sondası yakında Merih’ten Neptün ve ötesine hareket edecekti. Bu araç ufak bir değişiklikle Rama ile buluşabilecek yüksek hızda bir mermi gibi kullanılabilirdi. Uydunun Rama’nm üzerine inmesi düşünülemezdi. Bu, iki cisim saatte iki yüz bin kilometre hızla birbirinin yanından geçerken, yapılan en hızlı kayıt olacaktı. Rama sadece birkaç dakika süreyle yoğun bir şekilde gözlenebilecek, gerçek bir yakın görünümü ise bir saniyeden az sürecekti. Fakat uygun gereçlerle bu süre birçok sorunun cevaplanmasına yeter de artardı bile.

Profesör Davidson aslında Neptün’e gönderilecek araca da gereksiz gözüyle bakıyordu. Ancak bu daha evvel programlanmış bir araştırmaydı. Bu nedenle zaten boş-yere yapılmış bir masrafa daha yenisinin eklenmesine gerek görmediğini söyledi. Asteroid izleme konusuyla iğneli bir dille alay ettikten sonra asıl masraf gerektiren yerin yeniden canlanan „Yaratılışın Büyük Patlama Teorisbni kanıtlamak için Ay’da acele kurulması gereken yüksek ayı-rışım interferometresi olduğunu belirtti.

Bu tehlikeli bir taktik hataydı, çünkü Profesörün taraftar olduğu teoriye karşıt olan, „Yenilenmiş Değişmeyen Evren Teorisi”nin en ateşli üç taraftarı, aynı zamanda meclisin de üyesiydi. Asteroid peşinde koşmanın para israfı olduğu konusunda içlerinden Profesör Davidson’a hak vermelerine rağmen…

Profesör Davidson oylamayı bir oyla kaybetti.

Üç ay sonra Sita adı verilen uzay sondası Merih’in birinci uydusu Phobos’tan hareket ediyordu. Uçuş süresi yedi haftaydı ve araç karşılaşmaya beş dakika kalıncaya kadar tam yolla ilerleyecek şekilde ayarlanmıştı. Karşılaşma anında bir sürü fotoğraf makinesi ve televizyon kamerası ortaya çıktı ve Rama bütün yönlerinden fotoğraflarla tesbit edildi.

On kilometre uzaktan alınan ilk resimler insanlığın bütün çalışmalarını bir anda durdurdu. Milyarlarca televizyon ekranında hiçbir özelliği belli olmayan, fakat her saniye daha büyüyen küçük bir silindir belirmişti. Görüntü büyüklüğü iki katına çıktıktan sonra kimse artık Rama’nm doğal bir çişim olduğunu sanmıyordu.

Gövdesi silindir biçiminde ve tornadan yeni çıkmışçasına kusursuzdu — Merkez noktaları birbirinden elli kilometre uzaklıkta ve iki ucu oldukça düzdü. Bir yüzünde, merkeze yakın bir yerde birkaç ufak yapıya benzer şey dışında hemen hemen hiçbir şey görülmüyordu — Rama komik bir şekilde evlerde kullanılan sıradan bir buhar tenceresine benziyordu.

Rama az sonra ekranları dolduracak kadar büyüdü. Yüzeyi tıpkı Ay gibi koyu, ölü bir gri renksizlikteydi. Bir nokta dışında, üzerinde hiçbir işaret yoktu. Silindirinin ortalarına doğru bir kilometre genişliğinde bir leke veya bir sıva göze çarpıyordu, sanki asırlar önce bir şey ona çarpmış ve dağılmıştı.

Bu çarpmanın Rama’nm dönen duvarlarında en küçük bir hasar yaptığını belirten hiçbir iz yoktu. Ancak Rama’nm parlaklığında çok küçük değişiklik meydana getiren bu leke Dr. Stenton’un buluşuna yol açmıştı.

Diğer kameralardan alınan resimler bilgilere yeni bir şey eklemedi. Ancak uzay sondasının diğer araçları Rama’nm çekim gücünü ölçerek Dünya’ya çok önemli başka bir bilgi verdiler — Silindirin kütlesi.

Rama katı bir çişim olamayacak kadar çok hafifti. Artık herkes gerçeği görüyordu; Rama’nm içinin boş olduğu açıkça ortadaydı.

Çoktandır ümitle ve kaygıyla beklenen karşılaşma nihayet olmuştu. İnsanlık yıldızlardan gelen ilk konuğunu kabul etmek üzereydi.