126008.fb2
Dr. Bose sık sık Birleşik Gezegenler Genel Merkezi’-nin Ay’da kurulmasıyla ciddi bir hata işlenmiş olduğunu düşünürdü. Kaçınılmaz bir şekilde Dünya, tıpkı şu anda bulundukları salonun kubbesinden görünen manzaraya hakim olduğu gibi, bütün olaylara da hükmetmek istiyordu. Bu merkezin burada kurulması madem ki gerekliydi… O zaman keşke Ay’ın diğer yüzünde… Şu, insanı büyüleyen mavi diskin ışınlarını yayamadığı yerde yapılsaydı.
Ancak, bir değişiklik için artık çok geçti. Aslında başka bir çözüm şekli de yoktu. Koloniler hoşlansın veya hoşlanmasın Dünya, şimdi ve gelecek yüzyıllar boyunca Güneş Sistemi’nin kültürel ve ekonomik efendisi olmakta devam edecekti.
Dr. Bose Dünya’da doğmuş ve otuzuna gelmeden Merih’e göç etmemişti — Bu nedenle politik duruma oldukça tarafsız bir şekilde bakabileceğini düşünüyordu. Artık, uzay taksisi ile beş saatlik bir uzaklıkta olmasına rağmen doğmuş olduğu gezegene hiç dönmeyeceğini biliyordu. 115 yaşında ve sağlığı mükemmeldi, fakat, ömrünün çoğunu yaşadığı bir çekim gücünden ayrılıp üç katı fazla bir çekim gücüne alışma işlemlerine artık katlanamazdı. Doğduğu dünyadan sonsuza kadar sürgün edilmişti. Fakat fazla hassas bir insan olmadığından bu onu pek rahatsız etmiyordu.
Onu rahatsız eden tek şey, tekrar her yıl aynı tanıdık yüzlerle çalışmak zorunda kalmasıydı. Tıbbın harikalarını inkar etmiyordu ve zamanı da yerinde tutmak gibi bir düşüncesi kuşkusuz ki yoktu. Fakat, şu konferans masasının çevresinde oturan adamlardan bazıları ile yarım yüzyıldan fazla bir süredir birlikte çalışıyor, hemen hemen her konuda neler söyleyeceklerini ne tür oy kullanacaklarını kesinlikle biliyordu. Arasıra içinden, bir gün içlerinde birinin hiç beklenmedik birşey — oldukça çılgınca da olsa — yapmasını dilerdi.
Kimbilir, belki diğerleri de onun hakkında aynı şeyleri düşünüyorlardı.
Rama komitesi şu anda oldukça küçüktü, fakat kısa bir süre sonra sayısının artacağına kuşku yoktu. Altı meslektaşı Merkür, Dünya, Ay, Ganymede, Titan ve Triton’dan gelen Birleşik Gezegenler temsilcileri — toplantıya şahsen katılıyorlardı. Buna mecburdular çünkü Güneş Sistemindeki uzaklıklar henüz elektronik diplomasiye izin vermiyordu. Dünya’daki saniyelik haberleşmelere alışık bazı yaşlı devlet adamları radyo dalgalarının gezegenler arasındaki büyük uçurumları aşması için dakikalar… hatta saatler gerektiği fikrine kendilerini bir türlü alıştıramıyorlardı. Dünya ile uzak çocukları arasında yüzyüze konuşmanın imkansız olduğu kendilerine söylendiği zaman; „Siz bilim adamları bu konuda da birşeyler yapamaz mısınız…” şeklinde şikayetleri sık sık rastlanan bir şeydi. Yalnız Ay, bir buçuk saniyelik haberleşme avantajının bütün politik ve psikolojik sonuçlarına katlanmak zorundaydı. Astronomik yaşamın bu gerçeği yüzünden Ay — Yalnız Ay — her zaman Dünya’nın bir banliyösü olarak kalacaktı.
Toplantıya, komiteye yardımcı olan birkaç kişi daha katılıyordu. Astrofizikçi Profesör Davidson eski bir tanıdıktı. Her zamanki sinirli hali bugün üzerinde yoktu. Dr. Bose’in Rama’ya ilk sonda atılması konusunda geçen fırtınalı toplantıdan haberi yoktu, fakat meslektaşları o toplantıyı Profesör Davidson’a bir türlü unutturmuyorlardı.
Dr. Thelma Price sayısız televizyon programlarıyla tanınırdı. Ününü elli yıl önce büyük deniz müzesi — Akdeniz’ in sularının boşaltılmasının yol açtığı arkeolojik patlamayla sağlamıştı.
Dr. Bose eski Yunan, Roma ve bir düzine başka uygarlığın kayıp hazinelerinin tekrar gün ışığına çıkarılmasının o günlerde yarattığı heyecanı hâlâ hatırlıyordu. Bu, Merih’te yaşamak zorunda kaldığına üzüldüğü birkaç olaydan biri olmuştu.
Uzay biologu Carlisle Perera ve bilim tarihçisi Dennis Solomons da komiteye seçilmiş tanınmış kişilerdi. Dr. Bose, yirminci yüzyıl sonlarında Bewerly Hills’de buluğa erme dinsel törenleri üzerine bilim ve erotizmi birleştiren eseriyle ün yapmış olan Condrad Taylor’un komitede bulunmasından rahatsızlık duyuyordu.
Hiç kimse Sir Levvis Sands’ın komitede bulunma hakkı üzerinde en küçük bir söz bile söyleyemezdi. Bilgisini ancak efendiliği aşabilen bir insan… Sir Levvis’in ancak kendisine çağının Arnold Toynbee’i dendiği zaman sinirlendiği söylenirdi.
Bu büyük tarihçi toplantıda şahsen bulunmuyordu. Böyle çok önemli bir toplantı için bile olsa Dünya’dan ayrılmayı inatla reddetmişti. Aslından zor ayırt edilebilen stereo görüntüsü Dr. Bose’nin sağındaki iskemlede yer alıyordu. Sanki görüntüyü tamamlamak için biri de önüne bir bardak su koymuştu. Dr. Bose böyle teknolojik zorlamaların gereksiz bir yutturmaca olduğu kanısındaydı, fakat büyüklüğü su götürmeyen birçok insanın aynı anda iki yerde bulunmaktan zevk alması ne kadar şaşırtıcıydı. Ba-zan da bu elektronik mucize tatsız şanssızlıklara yol açıyordu. Diplomatik bir kabulde birinin stereogramın içinden geçmeye çalışıp hatasını çok geç farkettiğini görmüştü. Bir projeksiyonla el sıkışmaya kalkan başka birini seyretmek daha komikti.
Merih’in Birleşik Gezegenlerdeki büyük elçisi dağılmış olan düşüncelerini toparladı, boğazını temizledi ve: „Baylar” dedi „Komite toplantısı açılmıştır — Az rastlanan yeteneklerin az rastlanan bir durum için bir araya gelmiş olduğunu söylemekle pek hata yapmad’^ımı sanıyorum. Baylar, Genel Sekreterin bize verdiği emre göre Rama’da ortaya çıkan sorunları değerlendirecek ve gerekli olduğu zaman Kumandan Norton’a talimat vereceğiz.” Bu açıklama, konunun son derece basitleştirilerek ortaya konmasıydı ve herkes gerçeğin farkındaydı. Çok acele bir durum ortaya çıkmadıkça Komite Norton ile temas edemiyecekti — Aslında onun komitenin varlığını bile duyacağı şüpheliydi. Komite, Birleşik Gezegenler Bilim Kurumu tarafından geçici olarak kurulmuştu, alınan sonuçlar Komite Başkanı tarafından doğrudan doğruya Genel Sek-reter’e iletilecekti. „Uzay Muhafızlığı” Birleşik Gezegenlerin bir bölümü idi, fakat bilim değil yalnız operasyon yönüyle. Teorik olarak Rama komitesi veya başka biri Kumandan Norton’u arayıp ona yararlı olabilecek öğütlerde bulunmakta serbestti.
Fakat derin uzay haberleşmesi pahalıydı. Endeavour ile temas, yalnız çalışmalarında disiplin ve yeterliliği ile ünlü, bağımsız bir kuruluş olan Planetcom aracılığıyla yapılacaktı. Planetcom’dan böyle bir hat sağlamak uzun süre alacaktı. Bir yerde, bazı insanlar bunu sağlamak için uğraşıyorlardı, fakat şu anda Planetcom’un katı yürekli kom-püterlerinin Rama Komitesinin varlığından haberi yoktu.
Dünya elçisi Sir Robert McCay „Bu Kumandan Norton” dedi „Üzerinde büyük sorumluluklar taşıyor. Nasıl bir insan acaba?” Profesör Davidson parmaklarını hafıza defterinin anahtarları üzerinde dolaştırırken „Buna ben cevap verebilirim” dedi. Bir ekran dolusu bilgiyi kaşlarını çatarak bir süre inceledikten sonra acele özetlemeye başladı.
„William Tsien Norton, doğum 2077 Brisbane Okyanusya. Sydney, Bombay ve Houston da eğitim görmüş. Sonra beş yıl Astrograd’da itici güçler üzerine uzmanlık çalışması. 2102’de göreve başlamış, bilinen rütbelerden geçerek yükselmiş. Üçüncü Persephone seferinde teğmen olmuş, Venüs’te üs sağlamak için yapılan beşinci teşebbüste göze çarpmış… daha… örnek alınabilecek bir sicil… çifte vatandaşlık… Dünya ve Merih… Brisbane’de bir eşi bir çocuğu. Merih — Port LoWell’de bir eşi iki çocuğu var, üçüncüye de niyetli…
Taylor safça sordu „Eş mi?” Profesör diğerlerinin gözlerinde beliren gülümsemeyi görmeden „Hayır” dedi „Üçüncü çocuk…” Masanın etrafında küçük gülüşmeler oldu. Komitede fazlalıkta olan Dünyalılar ise eğlenmekten çok imrenmişe benziyorlardı, çünkü bir asırlık ciddi bir çabaya rağmen Dünya hala nüfusunu hedefi olan bir milyarın altına indirememişti.
„… Güneş inceleme gemisi Endeavour’a kumandan tayin edilmiş. İlk seferi Jüpiter’in retrograt uydularına olmuş… sonra… asteroid görevindeyken bu operasyona hazırlanması emredilmiş… Rama ile zamanında buluşmayı başarmış-” Profesör ekranı temizliyerek arkadaşlarına baktı. „Kanımca” dedi „Böyle kısa bir sürede bulabildiğimiz tek adamın o olmasından dolayı çok şanslıyız. Her zamanki gibi sıradan kaptanlardan biri olabilirdi.” Abartılmış şekilde Uzay Yolları’nın tahta bacaklı, aksi, bir elinde tabanca diğerinde kılıç olarak karikatürize edilen kaptanlarını kastediyordu.
Merkür (Nüfus 112.500 fakat artıyor) elçisi itiraz ettir „Sicili onun iyi yetişmiş bir eleman olduğunu gösteriyor. Fakat, böyle tam anlamıyla yeni bir durumda nasıl davranacaktır?” Sir Levvis Sands Dünya’da boğazını temizledi, bir buçuk saniye sonra aynı şeyi Ay’da da yaptı. „Yeni bir durum değil bu” diye Merkür’lüye hatırlattı. „Son kez üç asır önce aynı durum meydana geldi. Eğer Rama ölü veya terkedilmiş ise — ki bütün veriler bunu gösteriyor — Norton çoktan yok olmuş bir kültürün kalıntılarını inceliyen bir arkeolog durumunda olacaktır” kendisini onayladığını gördüğü Dr. Price’a başıyla zarif bir selam verdikten sonra devam etti „Bunun apaçık örnekleri Truva’da Schliemann ve Angkor Vat’da da Mouhot’tur. Tehlike en az düzeydedir. Fakat, elbette bir kaza olasılığı hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır.” Dr. Price sordu „Fakat, herkesin bahsettiği bubi tuzakları, tetikli mekanizmalar, Pandora halkı söylentilerine ne diyorsunuz?” „Pandora mı?” Merkür elçisi merakla sordu „Nedir bu?” Sir Robert bir diplomatın hiçbir zaman takınmaktan hoşlanmadığı sıkıntılı bir ifadeyle „Saçma bir düşünce akımı” dedi „Buna inananlara göre Rama ciddi bir tehlike taşıyor… açılmaması gereken bir kutu… biliyorsunuz…” Fakat Merkürlünün bildiğini pek de sanmıyordu. Merkür’de klasiklerin öğretimine pek önem verilmiyordu.
Conrad Taylor „Pandora paranoyası” diye homurdandı. „Elbette böyle şeylerin olması mümkündür, fakat ileri bir uygarlık neden böyle çocukça oyunlar oynamak istesin?” Sir Robert tamamladı. „Bu tatsız söylentileri dikkate olmasak bile; canlı, içinde yaşanabilir bir Rama bulmamız çok daha kötü bir rastlantı olur. O zaman durum, teknolojik düzeyleri birbirinden farklı iki kültürün karşılaşması olacaktır — Pizarro ve İnkalar, Peary ve Japonlar, Avrupa ve Afrika… sonuç taraflardan biri veya heriki taraf için kaçınılmaz şekilde felaket olacaktır. Herhangi bir öneride bulunmuyorum yalnız daha önce olmuş böyle olayları belirtmek istiyorum.
„Teşekkür ederiz Sir Robert” dedi Dr. Bose. İçinden de şu küçük komitede bile iki tane sir bulunmasının ne kadar sıkıcı birşey olduğunu düşünüyordu. Son zamanlarda asalet unvanı ancak birkaç İngilizin kurtulabildiği bir şeref haline gelmişti. „Eminim ki hepimiz bu korku veren olasılıkları düşündük. Fakat, eğer Rama’nm içindeki yaratıklar… nasıl desek… kötü niyetliyseler bizim yapacaklarımızın sonuca ne gibi etkisi olabilir?”
„Eğer onlardan uzaklaşırsak bizi önemsemeyebilirler.” „Nasıl! — Milyarlarca kilometre ve binlerce yıl yolculuk ettikten sonra mı?” Tartışma en kritik noktaya gelmişti Dr. Bose iskemlesinde arkaya yaslanarak çok az konuştu ve ortaya çıkacak fikri bekledi.
Sonuç tam onun tahmin ettiği gibi olmuş ve herkes hemen hemen aynı karara varmıştı. Kumandan Norton’un ilk kapıyı açtıktan sonra ikinciyi de açmaması düşünülemezdi.